Korona virüs ile tanıştığımızdan beri hepimizin hayatlarında ciddi değişimler meydana geldi. Bu süreçte aileler artık zamanlarının büyük bir kısmını evde geçiriyorlar. İşe gitmek zorunda olmayanlar 'Evde kal Türkiye!' çağrılarına gönüllü olarak uyuyor. Peki, gönüllü ev karantinası ve sosyal mesafe evlilikleri nasıl etkiliyor? Korona virüsün ilk görüldüğü Çin’de yapılan araştırmalara göre evde uzun süre kalan çiftler arasında boşanma oranlarının arttığı bildiriliyor.
Karantina döneminde aile içi ilişkilerde çeşitli değişimler oluşmaktadır. İç yolculuğumuza daha fazla yöneldiğimiz, ilişkilerimizi gözden geçirdiğimiz ve birçok yeniliği keşfettiğimiz bu dönemde boşanma kararlarındaki artış ya da daha iyiye giden aile ilişkilerinin yanında aile içi şiddetin de önemli derecede arttığı bildirilmektedir. Salgın sürecinde birden değişen yaşam rutinleri, hasta olmaya karşı duyulan kaygı ve korkular, finansal zorlanmalar, işsizlik kaygısı, sosyalleşme ihtiyaçlarının karşılanmaması gibi etkenler dolayısıyla insanların zamanla daha da tahammülsüz, sinirli, mutsuz ve umutsuz ruh haline sokmaktadır. Korona virüs salgını her birimizi farklı şekillerde etkilese de hepimiz travmatik bir süreçten geçiyoruz. Travma ile baş etmede en güçlü kaynaklarımızdan biri de çift ilişkilerimizdir. Peki, çiftler bu süreci sağlıklı atlatmak adına neler yapmalı? Aşağıda bahsedeceğim önerilere birlikte göz atalım…
İçinde bulunduğumuz krizin önemi ve tehlikesi bireyler tarafından farklı algılanabilir ve partnerinizin stresli durumlarda verdiği tepkiler size göre çok abartılı ya da umursamaz tavırlarda olabilir, öncelikle bunu kabul edin ve saygı duyun. Her bireyin birbirinden farklı ihtiyaçları olan, stresle farklı şekilde baş eden, farklı insanlar olduğunu unutmayın.
Eşinize güzel sözler söylemeyi ihmal etmeyin, sevginizi ve takdirinizi gösteren ifadeler kullanın.
Sağlıklı iletişim ilişkilerde çok önemlidir. Eşinizle isteklerinizi, hislerinizi, duygularınızı, ihtiyaçlarınızı, düşüncelerinizi açık ve net bir biçimde paylaşın.
Eşinizi aldığınız kararlara uyma konusunda zorlamayın, her bireyin farklı ihtiyaçları düşünceleri olabileceği gerçeğini göz ardı etmeyin.
Salgın döneminde yaşanılan olumsuzluk dolayısıyla sinir sistemimizde de değişimler meydana gelmiştir. Ancak ilişkilerde öfkeli ve suçlayıcı davranmak ilişkilerde yıkıcı etkiye sahip olduğu gibi birçok sorunları beraberinde getirdiğini unutmamak gerekmektedir.
Birbirinizi sürekli eleştirmekten kaçının. İletişim becerileri zayıf, aşırı eleştirel, birbirini takdir etmekten çok zayıf yönlerinden şikâyetçi tavırlar sergileyen çiftler için bu süreç yıkıcı sonuçları beraberinde getirebilir. Dolayısıyla kaygı ve stres düzeyimizin yoğun olduğu bu süreçte birde eşler tarafından eleştirilere maruz kalmak kişilerin duygularında ve davranışlarında değişimler oluşturmaktadır. Çiftlerin zayıf ve olumsuz yönlerine odaklanmaları yerine birbirlerinin olumlu ve güçlü yönlerine odaklanmaları bu süreci daha iyi yönetmelerinde etkili olacaktır.
Geçmişte yaşadığınız ve çözümleyemediğiniz sorunları bu dönemde açmamaya özen gösteriniz, geçmiş sorunlarınızı yeterince strese maruz kaldığımız bu dönemlerde gün yüzüne çıkarmanız ilişkinizi daha çok karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Ortak yapmaktan hoşlandığınız şeylere zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Film izlemek, yemek yapmak, ev içinde spor yapmak vb.
Çocuklu bir ailenin ise, çocuklarının da yeni bir sürece adapte olmaya çalıştığını unutmamaları önemlidir. Yetişkinler için bile oldukça zorlayıcı ve kaygılı bir süreç olduğunu düşünürsek çocukların bu süreçten çok daha fazla etkilenebileceğini bilmeliyiz. Bu süreçte çocuklarınıza zaman ayırmanız önem arz etmektedir. Birlikte çocuğunuzun aktif olduğu ve çoğunlukla çocuklarınızın talepleri doğrultusunda oyunlar ve oyun saatleri düzenleyebilirsiniz. Böylelikle böylesine zorlu bir dönemden geçen çocuk, anne ve babası tarafından görüldüğünün, fark edildiğinin ve anlaşıldığının mesajını alır. Duygu ve düşüncelerinin kabul edildiğini fark eder, ebeveynine olan güveni artar, kaygısı azalır ve benlik saygısının gelişimi desteklenmiş olur.
Bu süreçte en önemli değişikliklerden biri pek çok insan için yeni bir çalışma düzeni ‘’Home office’’ kavramıdır. İş stresini eve taşımamaya özen göstermekte fayda var. İş ve aile dengesine dikkat etmek önem arz etmektedir.
Bu süreci birbirinizi geliştirmek için fırsat olarak görmekte fayda var! Birbirinize sahip olduğunuz kişisel ya da mesleki bilgi ve becerileri paylaşabilirsiniz böylece ilişkinizin çok daha güçlendiğini göreceksiniz.
Her günün aynı geçmesi bir süre sonra çekilmez bir hal alabilir ve zamanla tartışmalar oluşabilir. Bunun önüne geçebilmek adına değişikliklere açık olun. Birbirinize sürprizler hazırlayın, üretken olun yapmaktan zevk aldığınız şeyleri farklı günlere yayarak yapın.
Tüm dünyanın kaygılı ve korkutucu bir süreçten geçtiği gerçeğinin farkında olmak oldukça önemlidir. Dolayısıyla aile içindeki kaygının, gerginliğin, stresin sebebinin kişisel olmadığının farkına varılmalıdır.
Eşlerin kişisel alanlara sahip olması olası birçok tartışmanın önüne geçmekte önemli etkiye sahiptir. Birbirinizin kişisel alanına müdahale etmeyin. Birbirinizden ayrı olduğunuz özgür ve yalnız zamanlarınız olsun, birbirinizin yalnız alanlarına saygı duyun.
Her ne kadar şu anda hiç geçmeyecek gibi gelse de bu geçici bir durum ve bu günler sona erecek. İleride eşinizle birlikte bu sürecin üstesinden nasıl geldiğinizi hatırlamak ve hatta birlikte gülebileceğiniz hikâyelerinizin olması ne kadar güçlü bir ilişkiniz olduğunu size gösterecektir. Bu süreci sağlıklı bir ilişkiyle atlatmak sizin elinizde olduğunu unutmayın!
SAĞLIKLA KALIN...
Comments